Sayfalar

5 Mart 2013 Salı

ESİNTİ
1.Bölüm ''KARAR''
Saatine baktı, zamanın  ne kadar çabuk geçmiş olduğunu fark etti.Bu saatten sonra artık yapılacak birşey kalmadığını düşünerek çantasını toplamaya başladı.Buraya ilk geldiğinden beri yaşadıklarını anımsayarak toparlandı.
Sessizce arşınladı koridoru. İyi kötü  dört yılını geçirdiği  bu şehre ve arkadaşlarına veda edecekti.Bu kesindi; ama nasıl olacağını zaman gösterecekti.
Kapıyı açtığında  Shin de yatağından sıçrayarak kalktı. Sang Min yanına oturdu.Dört yıl içinde öğrendiği şeylerden biri de Shin'in sakin uyuduğuydu. Sıçradığına göre; yolunda olmayan bir şeyler var demekti.Elini arkadaşının omzuna vurarak konuştu:
-Adamım iyi misin?Rüyanda beni görmüş gibisin.dedi gülerek.
-Yok bir şey dedi Shin . Her zaman ki ketum haliyle.
-Hadi ama ahbap bana mı anlatıyorsun.Anlat bakalım ne gördün?
-Sınavı geçemediğimi....
-Ne? Yine mi aynı konu? Ne diyor Rainbow Turk  School müdürü; ''Başarı için elinizden geleni yapın sonucu Allah'a  havale edin.'' Daha ne yapabilirsin ki? İlk günden beri bu sınava hazırlanıyor gibisin.Okulun en iyilerinden birisin. İsmin başarı listesinde hep ilk beşte.Bu konuyu abartmıyor musun?
-Öyle mi dersin?
-Sanki geçemezsen dünyanın sonu. Senin gibi bir öğrenciye tavsiye mektubu yazmayacak hoca var mıdır?Tavsiyeyle öğrenci alan bir sürü kaliteli üniversite var  Kore'de.
-Haklısın.dedi Shin gülümsemeye çalışarak. Haklısın da biliyorsun benden bu başarıyı bekleyen çok insan var.Sanırım bu yüzden abartıyorum.Hadi uyuyalım.diye ekledi.
Birbirlerine iyi geceler dileyen iki iyi arkadaş yataklarına gittiler. Sang Min hemen uykuya dalarken Shin yine düşüncelere daldı.
''Ah Sang Min ah; aklımdan geçenleri,niyetimi bir bilsen...Yine bu kadar abarttığımı mı düşünürdün yoksa bana hak mı verirdin?'' diye sordu cevap alamayacağını bilerek.Yorganı kafasına çekti. On gün sonraki sınavı ve sonrasını düşünürken uyuyakaldı.
Işıyan güneşin yüzüne vurmasıyla uyanan Sang Min sessizce yerinden kalktı.Arkadaşının derin uykuda olduğunu görünce uykusuz kalmaması için onu uyandırmamaya çalıştı.Üzerini değiştirip çantasını da alarak derse gitti.
Gözlerini açtığında,ilk iki dersi kaçırdığını anladı.Birden günlerden Cuma olduğunu ve dersin de en sevdiği felsefe dersi olduğunu hatırladı.Tüm gün yok sayılacağını bile bile aceleyle hazırlandı ve kitabını yanına alarak dersliğe doğru yol almaya başladı.
Sırasına oturmuştu ki  Fatih öğretmen içeri girdi.Bu dersi bu kadar çok sevmesinin sebebiydi Fatih öğretmen.Ailesini bırakıp buraya bu çocuklara kendi kültürünü tanıtmak ve onlara  bir şeyler katmak için gelmişti.Ama hep neşeli,dışa dönüktü.Fatih hocada onda olmayan bir şey daha vardı.İçindekileri çok rahat dile getiriyordu.Bu da ona sempatisini artırıyordu.
Fatih hoca yine esprili bir şekilde dersini işlemiş,son kısmı her zamanki gibi bir soruyla bitirmişti:
''Evet çocuklar bu haftaki sorumuz risk nedir?Bana bunu öyle bir şekilde kompozisyon olarak yazın ki sözlünüz 100 olsun.Tek bir kişiye 100 vereceğim.Notları zamanında girebilmem için herkes en geç Perşembe günü kağıdını odama bıraksın.Hadi bakalım Allah yardımcınız olsun dedi ve sınıftan çıktı.
Bir iki öğrenci onunla konuşmak istedi ama onlara cuma namazına yetişeceğini söyleyerek daha sonra konuşmak üzere söz verdi. Sang Min  Shin'e bu durumdan yakınacaktı ki onun yine ortadan kaybolduğunu gördü.
Akşam yemeğinin ardından odalarına geçen iki arkadaş o günkü dersler üzerine konuştular.Sang Min Shin'i  son günlerde artan devamsızlığı üzerine uyardı.Yıkanacak eşyalarını sırt çantasına atıp hafta sonu için ailesinin yanına gitti.
Shin Cumartesi gününü bir botanik parkta geçirdi.Çiçeklerin,ağaçların resmini çekti.Fatih hocaya söz verdiği saatte evinde oldu.Akşam ezanı saatinde,hoca ona bahsettiği çiçeğin yanına götürdü.Kamerası çekime hazır şekilde bekleyen,Shin, ezan çiçeği denen bu çiçeğin ezan sesiyle beraber nasıl da açtığını an be an kaydetti.Öğretmenine teşekkür ederek yurda döndü

http://www.youtube.com/watch?v=0MLR3fX7btE

Pazar günü hayvanat bahçesindeydi.Daha önce defalarca gördüğü hayvanları tek tek inceledi ve bir pandanın doğum anına şahit oldu kamerasıyla. Aniden bir ampul yandı kafasında.Sorunun cevabını bulmuştu.
Akşam cevabı nasıl oluşturacağını düşündü.Ve sonunda doğru formu oluşturduğundan emin olunca kağıda döktü düşündüklerini.Ertesi sabah cevap öğretmeninin masasındaydı.
Tüm hafta her zamanki monotonluğuyla geçti.Vee cuma günü nihayet geldi.
Fatih hoca derse girdiğinde herkes heyecanla sonucu bekliyordu.Sang Min için ortalamayı yükseltmek anlamına gelen bu sonuç,Shin için bir nottan daha fazlasıydı.Dersin sonuna kadar sonucu açıklamadı Fatih hoca.
Hea Woo söz alarak; -'' Hocam ders bitiyor artık.100 alan kişiyi ve cevabını açıklamayacak mısınız?dedi.Bunun üzerine Fatih hoca;
-Arkadaşlar aslında kağıtları iki kez okudum.İlkinde düşüncem ve beklentim oldukça farklıydı.Bu yüzden kimse 100 alamadı.Ancak ikinci kez okuduğumda bir arkadaşınızın verdiği cevap beni çok etkiledi ve  fikrim değişti.İşte doğru cevap diyerek öğrencilerine boş bir kağıt gösterdi.
Herkes şaşkındı.Nasıldı yani,cevap boş bir kağıt mıydı? Hea  Woo söz alarak;
-Hocam boş bir kağıt nasıl açıklar sorunuzu?Ben üç sayfa yazdım,açıklayamadım mı?dedi.
Fatih hoca gülerek:
-Arkadaşlar kağıdın ucuna bakın, katlanmış.Gördünüz mü?dedi.
Tüm sınıftan evet anlamında mırıltılar duyuldu.Fatih hoca devam etti;
-İşte bu küçük kıvrımda bir ok işareti vardı.Arkayı çevirdim  ve bir cümle yazılıydı.100 puanı kağıda değil,o cümleye verdim.
Öğrenciler merakla sordu:
-Ne yazıyor hocam .üç sayfanın açıklayamadığını açıklayan tek cümle nedir?
Fatih hoca memnuniyetin verdiği bir tebessümle cevabı tahtaya yazdı.
-Risk BUDUR!
Herkes birbirine şaşkın bakarken Fatih hoca Shin'i yanına çağırdı ve ödül olarak bir de  kitap hediye etti.Shin amacına varmakla kalmamış bir de karar vermişti.

BİRİNCİ BÖLÜM SONU


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder